kuş uçtu yuva kaldı...

11 July 10, Sunday @ 17:55

Uzun zamandır süren tatsızlıkların ardından, son çıkan bir tartışmanın sonucunda, gönüllü olarak sürdürmeye çalıştığım Pardus geliştiriciliğini tamamen bıraktım. Tartışma çok dağıldığı ve başka konulara saptığı için, bunun asıl nedenlerini buraya özet olarak not düşmek istiyorum.

Pardus ekibinin, gönüllü katkıcılara olan davranışlarından çok rahatsızım. Bu kişilerin katkısı öyle satır sayısı hesabıyla ölçülemez. Çok değerlidir. Bu katkılar olmadan da Pardus'un ölçeklenmesi ve büyümesi, ne kadar iç kaynak olursa olsun imkansızdır.

Proje yönetimi ise bu sorunu çözmek yerine daha da kötüleştirecek şekilde hareket etmektedir. Bizzat proje yöneticisi, uzlaştırıcı ve olgun olmak yerine gönüllüleri kaçıracak şekilde hareket ediyor. Gönüllülerle iletişim sorununu, gönüllüleri dahil etmeyen ve çocukça bir gizlilikle yürütülen bir planla çözmeye çalışmanın sonucunu da bu son tartışmada gördük.

En kötüsü de tüm yönetim başarısızlıklarına rağmen, hiç bir hatanın kabul edilmemesi. Proje yöneticisi; kaç gönüllü küstü gitti, kaç geliştirici hangi sebeplerle işten ayrıldı, proje süreçleri ve verim ne durumda, camianın düşünceleri nasıl, yakın ve uzun vadeli hedeflere varılabilecek mi gibi kendi sorumluluğundaki parametreler yerine, teknik ekibin başarılarını gösterip eleştirileri savmaya kalkıyor.

Son çivi ise, ekipten kişilerin, Özgür Yazılım felsefesinin bir ideoloji olduğu ve kararlarda ikinci planda kalacağı yönünde beyanları oldu.

Kendini eleştiremeyen, insanlarla bütünleşemeyen, Özgür Yazılım konusunda bilinç kaybına uğramış bir Pardus'un insanlığa herhangi bir faydası olacağına inanmıyorum.
 

İbrahim YILMAZ

11 July 10, Sunday @ 21:19 Ağzınıza dilinize sağlık. Pardus projesinin ilk duyurulduğu andan itibaren gelen tepkilerin temelinde buna benzer sebepler yatıyordu. Ancak Pardus ekibi her nedense bunları kulak ardı edip hatta çoğu zaman da aba altından sopa göstererek savuşturuyordu. Sonuç ne oldu? Comunity anlamında elde kocaman bir sıfır. Neden böyle diyorum çünkü comunitylerin felsefesi kendi kendini yönetebilmesine dayalıdır. Eğer comunity tarafında da sizin "klickleriniz" duyuluyorsa aşağıya doğru hızla inmektesiniz demektir. Yazık çok ama çok yazık hem verilen onca kaynağa hem de bu projenin arkasına takılıp ümit bağlayan onlarca insana yazık... PİSİ konusunda ufak bir eleştirime 20 kişi birden çullanmıştı. Daha sonra bir öneride bulundum. Dedim ki: "Madem masaüstü uygulamaların ağırlıklı olduğu, son kullanıcıyı hedef alan bir "dağıtım" (evet üstüne basa basa yazıyorum dağıtım!) yapıyorsunuz, kaynak paketten derlenen progrmları da yönetecek bir paket yönetici yazmalısınız". Bu dünyanın en absürd önerisi gibi alay edildi... Ben sadece ufacık 9-10 yıllık linux macerası olan bir "kullanıcıyım" :) Neyse, size tekrardan teşekkürler bunları bu kadar açık bir şekilde ifade ettiğiniz için.

gilan

11 July 10, Sunday @ 22:14 Yazdıklarınıza %100 katılıyorum. Ancak geç kalmış bir yazı. Bundan 3-4 yıl önce gebzede yapılan ilk pardus geliştiricileri toplantısına gönüllü geliştirici olarak katılmıştım. Bu bahsettiğiniz davranışları bizzat yaşadım. (Gönüllü çalışan kişileri küçük görme, onlara "iş yıkarak" kendilerince uyanıklık yapma v.s v.s) ve o günden sonra pardus ile ilgilenmeyi bıraktım. Pardus projesi maalesef ölü doğmuştur. Topluluğun gücünü arkasına alamayan bir linux dağıtımının gelişmesi çok zordur. Binlerce paketle Tübitak bünyesinde çalışan kişilerin başa çıkması neredeyse imkansızdır. Böyle olunca da KDE'nin türkçeleştiği bir dağıtımdan öteye gidemeyeceği oldukça açıktır. Pardus çalışanlarına nacizane tavsiyem, Ubuntunun topluluk yapısını çok iyi incelemeleri, ve hatta bir kişiyi bununla ilgili görevlendirerek takım nasıl kurulur, topluluk nasıl yönetilir öğrenmeleridir. (Tabi bunu da dikkate almayacakları kesin, çünkü herşeyi çok biliyorlar)

Müptezel

12 July 10, Monday @ 23:52 Pardus projesi etrafında toplanan insanlarla (kullanıcılar, katkıcılar, gönüllü geliştiriciler _ne demekse_) sağlıklı bir iletişim kurmayı ilk günden bu güne kadar başaramadı. (Evet ben de Gebze'deki ilk toplantıya katılıp hızla oradan kaçanlardanım) Belki de bunun sebebi ülkemizdeki mühendislik eğitimidir; sosyal ilişkilerde yapılan her workaround aynen kod yazarken yaptığınızda olduğu gibi, size nurtopu gibi yeni sorunlarla döner. Ancak sosyal ilişkilerde oluşan bu sorunları birkaç satırı değiştirerek ya da yeni bir teknolojiyi kullanarak kolayca çözemezsiniz.Çözseniz bile bakın böyle izi kalır: http://www.sudrap.org/ buradaki matematiksel ifade bir çekirdek geliştiricinin (bu da ne demekse) TUBITAK dışındaki geliştiricileri kastederek "bir yabancı geliştirici dört yerli geliştirici eder" sözünü kınamak için yazılmıştı. Aynı kişinin ateşli bir Jira savunucusu olmasına ve dışarıdaki geliştiricilerden habersiz karar alınmasını savunmasına hiç şaşırmadım. Proje yönetimindekiler bu kafalara izin verdiği sürece Pardus'un bir arpa boyu yol alabileceğini sanmıyorum. Selametle...

Alper Somuncu

13 July 10, Tuesday @ 15:47

Doğru tespitler. Ama asıl ilginç olan, başta proje ve topluluk yönetimindeki yanlışlıklar olmak üzere katkıcıların(?) ikinci planda kalıp sürekli üvey evlat muamelesi görüyor olması, yaşanan problemlerde TÜBİTAK ekibinin uzlaştırıcı olmak yerine "ben yaptım oldu" anlayışını benimsemesi ne yazık ki sen bu ekibin içindeyken de olan bir durumdu. Şimdi çekirdek ekipten ayrılanların bir çoğu kalanlarının işi düzgün yürütemediğini düşünüyor. Hayır efendim, işler o zaman da düzgün yürümüyordu. İsmail, Bahadır ve Onur hariç diğer arkadaşlar bırakın katkıcılara(?) destek olmayı kaale dahi almıyorlardı ki. TÜBİTAK ekibinin o zamanlarda şişmeye başlayan egosu şimdilerde tavan yapmış durumda. En basit örnek, ben 2007'de bıraktım -ya da siz beni bıraktınız, her neyse- o zamanlarda da katkıcılara email hesabı, web alanı verilecekti, hala verilecek. Fizandan geliyor bu hesaplar sanırım. Hiç yapamıyorsan ayrı bir mailserver, fileserver koyarsın. Söylenecek çok şey var da, söylemenin anlamı yok.

Hayırlı olsun.

Gürer

13 July 10, Tuesday @ 20:58

Alper, yazdıklarında haklı taraflar var. Ama ben de sorunların yeni ortaya çıktığını söylemedim. Ekipteyken de durumdan rahatsızdım, çok kere içimizde tartışmalar yaptık. Buna rağmen sorunun parçası olmuş da olabilirim. Haksız yere ters davrandığım birileri varsa buradan özür dilerim.

Değişen şey sorunun ortaya çıkması değil, çözülmeyeceğinin kesinleşmesi. Dikkat edersen hâlâ proje yönetimi ortaya çıkıp "hata yaptık özür dileriz, topluluk bizim için önemli, bu sorunları elbirliğiyle çözelim" demedi. Artık olayı unutturmaya mı çalışıyorlar, hâlâ kendi kendilerine çözebileceklerini mi sanıyorlar, yoksa bir türlü söylenmeyen yalnız Jira'da olan faydaları mı bulmaya çalışıyorlar bilemiyorum.

Joconde

14 July 10, Wednesday @ 15:09

"Telefonu öyle tutmayıverin kardeşim!"

"%80 emeği nasılsa paralı geliştiriciler veriyor, gönüllüler ayrılsa değeri çok düşmez projenin, böyle tartışmalardan kurumsal kullanıcıların haberi bile olmuyor zaten sorun değil o yüzden."

Zihniyetler arasındaki 7 farkı bulun.

wime77

16 July 10, Friday @ 11:27

İlginç olan gönüllülerin işi bıraktığında gönülsüz çalışanların tepkisi.

Biz daha fazlayız onlar az zaten ve gönüllülerin tamamı bıraksa ne olur gibi yazılar okudum.

Ben gönüllülerin neden işi bıraktığını anlayamamış olunmasınıda anlayamadım.

Siz gönülsüz geliştiriciler ufkunuzu özgürlüğü açıcam derken bir yeri kapattığınızın farkında değisiniz.

İmza Kod yazamayan Pardus geliştiricisi.

Nasıl pardus geliştirir yaw kod yazamayan adam ? Ödediiğim vergilerden size ödenen parayla olbilirmi ?

işallah 2015 te dünya kurulumsuz işletim sistemleri kullanmya başladığımızda siz yükseltilebilir bir dağıtım çıkartacaksınız. Oyun oynamak için kullandığınız MS maiknalara sanal yükleidğiniz pardus ile size kolaygelsin.

1 ≠ 4

17 July 10, Saturday @ 02:00 Date: Fri, 16 Jul 2010 19:35:32 +0300 From: =?UTF-8?B?T3phbiDDh2HEn2xheWFu?= <ozan __AT__ pardus.org.tr> User-Agent: Mozilla/5.0 (Windows; U; Windows NT 5.1; en-US; rv:1.9.2.4) Gecko/20100608 Thunderbird/3.1

Post a comment

Text: