Bombaya yazı yazan çocukla, bombanın bacaklarını kopardığı çocuğun hikayesi...

22 August 06, Tuesday @ 19:12 Petrolün tarihi milat öncesi yıllara, doğada tabi halde bulunabilen asfaltın (ki çoğunlukla bitümenden oluşur), mezopotamyada tuğla ve taş duvarlarda harç olarak kullanılmasına, daha sonraları ahşap gemilerin su sızdırmaması için kalafatlanmasında kullanımına kadar gidiyor (Farsça asfalt anlamına gelen mumiyanın bugünkü mumya sözcüğünün kökeni olduğunu biliyor muydunuz?).

Kolayca elde edilebilen petrol ürünleri böyle çeşitli işlerde kullanılıyordu, ama 1849'da Kanadalı Jeolog Abraham Gesner ham petrolden kerosen (gazyağı) damıtmayı başarıp, yeni bir pazar yaratana kadar önemi fazla değil.

1859'da Titusville, Pensilvanya'da Edwin Drake'in açtığı kuyu genellikle petrol endüstrisinin başlangıcı kabul edilir.



1863 yılında o sıralarda ancak yatırım yapacak kadar para kazanmış olan John D. Rockefeller, ortakları ve yeni bir ayrıştırma yöntemi bulmuş olan kimyacı Samuel Andrews ile birlikte bir petrol rafinerisine yatırım yaparlar. Hızla büyüyen ve diğer ufak şirketleri yutan Standart Oil'in tren firmalarıyla belli bir miktarın üzerinde petrol taşımak kaydıyla büyük indirimler sağlayan anlaşmaları olduğunu rakipleri çok geç anlar. Rockefeller rakiplerine muhasebe kayıtlarını gösterir, neye karşı olduklarını anlamalarını sağlar, büyük bir para teklifinde bulunur, kabul etmezlerse onlara iflasa itip daha ucuza alacağını söyler. Birer birer ufak şirketleri toplar, tren yollarını ve bankaları da ele geçirmeye başlar. Redkit'ten çıkmışa benzeyen bir olayda, taşıma avantajını ele geçirmek için boru hattı döşeyen bir rakibinin yolunu tren hattında keser. Trene kadar borudan akan petrolü varillere doldurup karşıya taşıyıp boru hattının ikinci kısmına elle götürmeyi deneyen firmaya karşı bu kez de boş vagonları yolun o kısmına yığıp engel olur.



1878'de Edisonun elektrik lambasını keşfiyle düşüşe geçen endüstri, 1885'te Karl Benz ve Wilhelm Daimler'in benzinli motorlarıyla yeni pazarlara açılır.

1911 yılında, Amerikan Yüksek Mahkemesi, büyük ölçüde Rockefeller'ın Standart Oil ve tren yolları monopolisi olan Northern Securities Company'sini durdurmak için çıkarılmış olan Sherman Yasasına (ki günümüzde Microsoft'a karşı da kullanılmaya çalışıldı) dayanarak Standart Oil'i ufak firmalara ayırır.

1928 yılında, endüstrinin "yedi kızkardeş" olarak anılan büyük şirketleri, Achnacarry adlı İskoç kasabasında bir araya gelirler. Standart Oil'den çıkan Exxon, Mobil, Chevron ile 1901'de Texas Spindletop alanının bulunmasıyla ortaya çıkan Gulf ve Texaco Amerikan, Royal Dutch Shell ve British Petroleum (BP) İngiliz kızkardeşlerdir.



Bu toplantıda kendi aralarında bir ortak kota ve fiyat birliği oluşturmuşlarsa da, Eski Enerji Bakanımız rahmetli İhsan Topaloğlu'nun yazılarında, canlanmakta olan ulusal petrol şirketlerinin önünü kesmek, kendi aralarından biri zor durumda kalınca ona her türlü yardımda bulunmak gibi maddeler olduğunu okuyunca, açık açık bir monopoli kurulduğunu anlıyoruz.

1945'te İtalyan Petrol Şirketini özelleştirilsin diye başına getirilen, ve "yedi kızkardeş" lafının da bulucusu olan, Enrico Mattei, bunun yanlış olduğu görüp, şirketi kızkardeşlerle rekabet edebilecek büyüklüğe getiriyor, 1962'de gizemli bir uçak kazasında ölüyor.

1951'te İran'da iktidara gelen Muhammed Musaddık'ın Anglo-İran Petrol Şirketini kamulaştırmasından hemen sonra gelen İngiliz ambargosu, ve sonra Şah'ın ihtilalle yönetime geçirilmesi kızkardeşlerin bu sözlerinde durduklarını gösteriyor.

Şah 1979 da devrilince, Amerika'nın İran'a olan tutumu değişiyor, 1980 den 1988 e kadar süren İran Irak savaşında Irak'a bilgi, ekonomik yardım ve silah sağlıyor.

1949'da Venezüela'nın, İran, Irak, Kuveyt ve Suudi Arabistan'a bir petrol üreten ülkeler birliği önerisi, ve 1960'da Bağdat'ta bu ülkelerin bir araya gelmeleriyle OPEC kurulmuş oldu. Sonradan Katar, Endonezye, Libya, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir de gruba katılacaktır.

Amerikalı Jeofizikçi, Marion King Hubbert'ın 1956'daki makalesinde petrol üretiminin bir çan şekli çizdiğini, ve yarım yüzyıl sonra tepesinde olacağımızı yazdığının üzerinden yarım yüzyıl geçti. Genel görüş bu tepe noktaya vardığımız olsa bile, aslında yeni teknolojilerle yeni reservlerin ortaya çıkması mümkün. 1980 de 645 milyar varil olarak hesaplanmış toplam reservler bugün 1200 milyar varil. Ama Ortadoğu petrollerinin reserv miktarından çok daha önemli bir avantajı var. O da varil başına $1 civarında tutan çok düşük üretim maaliyetleri.

1973'te İsrail ile Mısır ve Suriye arasındaki Yum Kippur savaşında Avrupa ve Amerika'ya petrol ambargosu koyarak krize yol açabilen, petrol üretiminin %40'ını ve reservlerin üçte ikisini elinde tutan, en önemlisi de fiyatları kontrol gücüne sahip OPEC, kızkardeşlerin etkisinin azalmasına neden olan bir organizasyon.

1944'te Birleşmiş Milletler Para ve Finans Konferansında imzalanan Bretton Woods sistemine göre her ülkenin para birimi, altın üzerinden hesaplanan bir değişim oranını korur. 1971'te Vietnam savaşının hızlandırdığı enflasyondan doğan ticari açık sonucu, Nixon, doların altına çevrilebilirliği garantisini kaldırır, ve 1976'ya doğru tüm para birimleri serbest oynamaya geçer. Peki altın karşılığı olmadan basılıp dünyaya dağılan dolarların güvencesi ve rağbet görmelerinin nedeni nedir? Tabiki petrol piyasalarında kullanılan para biriminin dolar olması! Petrodolar öyle güzel bişeydir ki, Japonya petrol alabilmek için gereken dolarları Amerika'ya mal satıp kazanır, aldığı dolarları Araplara verip petrol alıp, Araplar petrolden elde ettikleri geliri, en çok kazanacakları Amerika bankalarına yatırır, böylece Amerika efektif olarak, yalnızca dolar denen kağıdı basmakla Japonyadan mal alabilir. Amerikanın sekiz trilyon dolar civarındaki (kişi başı $28.000 nerdeyse!) borcunu düşünürseniz petrodoların başına bir iş gelmesinin, 1929'daki ekonomik krizi gölgede bırakacağını görebilirsiniz.



Ne iş gelebilir ki diyecekseniz, gittikçe güçlenen euro'ya ve Venezüela, İran, Rusya, Çin gibi kendi pazarlarını kurmaya niyetli ülkelere bir bakın mesela.

2002 yılında Irak, yiyecek satın almak için yürüttüğü petrol satışlarında euro'ya geçiyor. 2003 Irak'ın işgalinden hemen sonra tekrar dolara dönülüyor.

Amerika'nın savaştaki en büyük destekçisi İngiltere hâlâ euro'ya geçmedi mi dediniz, duyamadım?

Yakın zamanda petrol satışı için euro'ya geçen ve bu günlerde Kish serbest ticaret bölgesinde, New York ve Londra borsalarına rakip olacak bir petrol borsası kurmak üzere olan İran'a gökten üç atom bombası düşüp düşmeyeceğini siz söyleyin.

Uzun zamandır yapmasam da, meslekten bir jeofizikçi olarak bu hikayeyi yazayım dedim. Gazetelerde, televizyonda pek göremiyorum bu konuları. Popüler kültürde bile yeri yok, Patronun Ohio'daki demir madenini anlattığı Youngstown gibi şarkılar yerine aman petrol canım petrol şarkımız var. Oysa herkesin bilmesi gereken şeyler bunlar. Olup bitenleri doğru anlamak, ne yapacağına doğru karar verebilmek için.

Ne ben Şehrazat olduğum, ne de binbir gecemiz olduğu için, hikayedeki birçok detayı yazmadım, yan hikayeleri öğrenmek için Henry Kissinger, Max Ball ve petrol yasası, BP Karadeniz petrolleri, Chavez, Petroruble, Oil Peak, international oil transportation (boğazdan günde bir milyon varil petrol geçtiğini biliyor muydunuz?), milli petrol davası, Muammer Aksoy, Oil Prices, Enrico Mattei gibi aramalar yapabilirsiniz, internet elinizin altında :p

Post a comment

Text: